Üye adı:POLAT24
Kayıt tarihi:29 Mart 2016
Durum:Çevrimdışı
Yorum sayısı:2243
Üye puanı:596
Takipçileri:21
Takip edilen:8
Baktığı sayfa:celik2119 - Altin.in üye profili (13.1.2024 22:03:06)
Cinsiyet:Erkek
Doğum tarihi:Belirtilmedi
Meslek:Belirtilmedi
Yaşadığı yer:Belirtilmedi
Söz kifayetsiz kalacaksa, susmalı insan. Fazladan izahat, lisanen kabahattir. " Sözü dahi incitmemeli insan. Seni anlayacak kulak yoksa karşında susmalı. Kelimeler incidir. İncinir.
Gram Altın:0 Gram altını var
Puan:10000 Nakit puanı var
T. Puan:10000 Gram & Puan birleşimi
Açıklama: Al/Sat simülasyonu üyelik başlangıcında sistem tarafından verilen puanları kullanarak başarı sıralamanızı yükseltebileceğiniz uygulamadır. Gerçekte herhangi bir maddi kazanç ya da kayıp sağlamaz. Al/Sat simülasyonu altın alış/satışı konusunda siz kullanıcılarımızın hiç bir zarara uğramadan deneyim kazanmanıza aracılık etme amacıyla geliştirilmiştir. Kullanıcıların kendilerini denemek için yaptığı bu işlemlere göre yatırım kararı almamanız konusunda uyarıyoruz.
GBP21 Oca 10:00
Talep Eden Sayım Değişikliği
GBP21 Oca 10:00
ILO İşsizlik Oranı (3M)
GBP21 Oca 10:00
İstihdam Değişikliği (3M)
CAD21 Oca 16:30
Tüketici Fiyat Endeksi (Yıllık)
CAD21 Oca 16:30
BoC Tüketici Fiyat Endeksi Çekirdek (YoY)
NZD22 Oca 00:45
Tüketici Fiyat Endeksi (Çeyreklik)
NZD22 Oca 00:45
Tüketici Fiyat Endeksi (Yıllık)
EUR22 Oca 00:00
ECB's President Lagarde speech
TRY23 Oca 10:00
Tüketici Güveni
TRY23 Oca 14:00
TCMB Faiz Kararı
0BeğenmedimŞikayet
Gümüş için POLAT24 yorumu ()Sonunu düşünen kahraman olamaz diyorsun yani.
ÇANCILAR_PET_SHOP için cevaplandı (yorumu göster)
0BeğenmedimŞikayet
Gümüş için POLAT24 yorumu ()Kaçta satmayı düşünüyorsunuz?
ÇANCILAR_PET_SHOP için cevaplandı (yorumu göster)
0BeğenmedimŞikayet
Gümüş için POLAT24 yorumu ()İbrahim demedi deme bu dolar daha çıkar.
0BeğenmedimŞikayet
Gümüş için POLAT24 yorumu ()İnşallah tüm terste kalan dostlar zarardan kurtulur.
Aslannnnn için cevaplandı (yorumu göster)
0BeğenmedimŞikayet
Gümüş için POLAT24 yorumu ()Maliyetin harika. Benim 7.58 full gümüş.
Aslannnnn için cevaplandı (yorumu göster)
0BeğenmedimŞikayet
Gümüş için POLAT24 yorumu ()Vallahi sana helal olsun. Sendeki bu cesaret biraz bizlerde de olsa çoktan zarardan kurtarmıştık. Bereketli olsun kardeşim.
ÇANCILAR_PET_SHOP için cevaplandı (yorumu göster)
0BeğenmedimŞikayet
Gümüş için POLAT24 yorumu ()Dedik ama gümüşten anlamasakta dolar ı biliriz.
POLAT24 için cevaplandı (yorumu göster)
0BeğenmedimŞikayet
Gümüş için POLAT24 yorumu ()Peki ne zaman gümüşe yol verir?
celik2119 için cevaplandı (yorumu göster)
0BeğenmedimŞikayet
Gümüş için POLAT24 yorumu ()Desene bizim ipimiz JP nin elinde?
celik2119 için cevaplandı (yorumu göster)
0BeğenmedimŞikayet
Gümüş için POLAT24 yorumu ()Peki hocam onsların bugünkü düşüşünün sanallarda alakası var mı?
celik2119 için cevaplandı (yorumu göster)
0BeğenmedimŞikayet
Gümüş için POLAT24 yorumu ()Düşüşün sebebi nedir hocam?
celik2119 için cevaplandı (yorumu göster)
0BeğenmedimŞikayet
Gümüş için POLAT24 yorumu ()Sanallarda düşüş mü var hocam?
celik2119 için cevaplandı (yorumu göster)
2BeğenmedimŞikayet
Gümüş için POLAT24 yorumu ()Haklısınız ustam kırılan kalbin ustası da olmaz. Hele bu kalbi birde dost kırmışsa.
Şiblî, Hallac'a bir “gül” atar. Hallac bir “âh” çeker.
Derler ki:
- Sana o kadar taş attılar, kanlar içinde kaldın, sesini çıkarmadın da bir gül atınca mı ah ediyorsun?
Hallac der ki:
- Taş atanlar bilmeden atarlar, mazurdurlar ama Şibli bilip atar, dostun gülü yaralar bizi."
USTAMM için cevaplandı (yorumu göster)
1BeğenmedimŞikayet
Gümüş için POLAT24 yorumu ()Kardeşim başın sağolsun. Allah rahmet eylesin.
BossVurguncu için cevaplandı (yorumu göster)
0BeğenmedimŞikayet
Dolar için POLAT24 yorumu ()Ben teşekkür ederim. Yanlız ben yazmadım. Alıntıdır. Saygılar.
Çobanbey için cevaplandı (yorumu göster)
1BeğenmedimŞikayet
Dolar için POLAT24 yorumu ()Saygılar bizden değerli kardeşim.
Mennan_usta için cevaplandı (yorumu göster)
0BeğenmedimŞikayet
Gümüş için POLAT24 yorumu ()Teşekkür ederim
Aa1 için cevaplandı (yorumu göster)
5BeğenmedimŞikayet
Dolar için POLAT24 yorumu ()NASİP
Rüzgârın nereye eseceğinin, yağmurun nereye yağacağının, kuşların nereye uçacağının adıdır nasip.
Sükûnetinde pek çok sırrın barındığı, sessizliğinin nehrinden sonsuzluğun yakamozlarını geçirdiği nuranî iksirdir. Nasibin alacası, bulacası yoktur. Âlâyişi, nümayişi de. İddiasız ve samimidir. Yavaş ve sessizdir. Ama hep hareket halindedir ve ıskaladığı hiçbir şey yoktur. Ulaşır, ulaştırır ve mutlaka yerine teslim olur.
Nasip der susarız, nasip der bekleriz, nasip der sabrederiz. Ekmeğimizde katık, gözümüzde yaş, dilimizde duâ olur çoğu zaman. Milyonlarca ihtimalden süzülür gelir, düşer önümüze. Biz de milyonlarca seçenekten onu seçeriz işte. Çoğu zaman isim bile veremeyiz, bişey diyemeyiz. Neden dese biri, neden onu seçtin dese, cevaplayamayız. Aslında çok sorular cevapsız kalır baktığımızda. Sorular ne kadar artarsa artsın, sessizlik olur cevabı. Biraz da böyledir işte nasip. Seçen, seçilen hep bir şeyler işler, bir yerlerde döner ve nasip olur birisi birisine. Sanki sebepler bir araya gelir, bir şey görürsün ve ona doğru karda yürümeye başlarsın. Neticeye ulaşırsın. Fakat ardına dönüp nereden geldim, nereye bastım, bu sonuç nasıl böyle oldu derken, bakmışsın ki ardındaki bütün izler silinivermiş. Neden onu seçtiğini anlayamazsın.
Ama nasibin arkadaşları olduğu da yadsınamaz. İrade ve şuur gibi... Gayret ve hamiyet gibi... Her hâlin bir sonucu olduğu kadar, bir de başı vardır. Hatta evveli, ezeli... Gayretle, istekle, azimle arkadaş olmayan hiçbir fiil, nasibin kollarına düşmez belki. Her adımımızın, her nefesimizin bile nasiple tanımlandığı bir hayatta, başımıza her ne hâl geldiyse, nasibi işmam eder, nasibi söylettirir. O yüzden pekçok sözcüğün yerine geçer nasip. Nasip oldu deriz, nasip değilmiş veya.. Ya da sadece nasip deriz, hikmetinde varsa verir, yoksa vermez.
Pekçok yönü olan bir hikmet dilinin nasip kalemiyle yazılması, insanı tembelliğe atar mı? Ya da boş bir avuntu mudur? Biz kendimizi rahatlatmak için mi nasip der geçeriz her şeye? Binlerce soru işaretine yol vermek mümkün. Önü, arkası, öncesi, sonrası ve var olma sırasındaki bir anlık görüntüsü, nasibi sadece o bir andan ibaret sananlar için tefekkür basamaklarıdır. Bu basamaklarda teenni ile yürümeyenler için, atlayıp düşme riski her zaman vardır.
Hep lâtife edilir, söylenilir; dayak bile nasiple yenir diye. Gerçekten baktığımızda, karşılaştığımız her şeyin nasibimiz olması, yediğimiz bir lokmanın, giydiğimiz urbanın, aldığımız nefesin, baktığımız ufkun, üzerimize düşen her bir güneş hüzmesinin, aklımızdan geçmeyen şeyleri önümüzde buluvermemizin, her şeyin Allah'ın dilemesiyle bize isabet etmesinin ne muazzam bir başdöndürücülüğü var. Ve kimse kimsenin nasibini yiyemez deyip gülüp geçtiğimiz lâtifelerin, aslında ne kadar derin anlamları var. İster canımızı acıtsın, ister başımızı yarsın, ister üstüne basıp köprüyü geçelim, bize isabet eden, önümüze çıkan taş bile boş değil, anlamsız değil...
Yürüyen, koşan, sürünen, bekleyen her canlının nasibinin var olduğunu taahhüt eden Rabbimiz, bizi nasipsiz bırakır mı?
Nasip...
Alıntıdır.
5BeğenmedimŞikayet
Gümüş için POLAT24 yorumu ()NASİP
Rüzgârın nereye eseceğinin, yağmurun nereye yağacağının, kuşların nereye uçacağının adıdır nasip.
Sükûnetinde pek çok sırrın barındığı, sessizliğinin nehrinden sonsuzluğun yakamozlarını geçirdiği nuranî iksirdir. Nasibin alacası, bulacası yoktur. Âlâyişi, nümayişi de. İddiasız ve samimidir. Yavaş ve sessizdir. Ama hep hareket halindedir ve ıskaladığı hiçbir şey yoktur. Ulaşır, ulaştırır ve mutlaka yerine teslim olur.
Nasip der susarız, nasip der bekleriz, nasip der sabrederiz. Ekmeğimizde katık, gözümüzde yaş, dilimizde duâ olur çoğu zaman. Milyonlarca ihtimalden süzülür gelir, düşer önümüze. Biz de milyonlarca seçenekten onu seçeriz işte. Çoğu zaman isim bile veremeyiz, bişey diyemeyiz. Neden dese biri, neden onu seçtin dese, cevaplayamayız. Aslında çok sorular cevapsız kalır baktığımızda. Sorular ne kadar artarsa artsın, sessizlik olur cevabı. Biraz da böyledir işte nasip. Seçen, seçilen hep bir şeyler işler, bir yerlerde döner ve nasip olur birisi birisine. Sanki sebepler bir araya gelir, bir şey görürsün ve ona doğru karda yürümeye başlarsın. Neticeye ulaşırsın. Fakat ardına dönüp nereden geldim, nereye bastım, bu sonuç nasıl böyle oldu derken, bakmışsın ki ardındaki bütün izler silinivermiş. Neden onu seçtiğini anlayamazsın.
Ama nasibin arkadaşları olduğu da yadsınamaz. İrade ve şuur gibi... Gayret ve hamiyet gibi... Her hâlin bir sonucu olduğu kadar, bir de başı vardır. Hatta evveli, ezeli... Gayretle, istekle, azimle arkadaş olmayan hiçbir fiil, nasibin kollarına düşmez belki. Her adımımızın, her nefesimizin bile nasiple tanımlandığı bir hayatta, başımıza her ne hâl geldiyse, nasibi işmam eder, nasibi söylettirir. O yüzden pekçok sözcüğün yerine geçer nasip. Nasip oldu deriz, nasip değilmiş veya.. Ya da sadece nasip deriz, hikmetinde varsa verir, yoksa vermez.
Pekçok yönü olan bir hikmet dilinin nasip kalemiyle yazılması, insanı tembelliğe atar mı? Ya da boş bir avuntu mudur? Biz kendimizi rahatlatmak için mi nasip der geçeriz her şeye? Binlerce soru işaretine yol vermek mümkün. Önü, arkası, öncesi, sonrası ve var olma sırasındaki bir anlık görüntüsü, nasibi sadece o bir andan ibaret sananlar için tefekkür basamaklarıdır. Bu basamaklarda teenni ile yürümeyenler için, atlayıp düşme riski her zaman vardır.
Hep lâtife edilir, söylenilir; dayak bile nasiple yenir diye. Gerçekten baktığımızda, karşılaştığımız her şeyin nasibimiz olması, yediğimiz bir lokmanın, giydiğimiz urbanın, aldığımız nefesin, baktığımız ufkun, üzerimize düşen her bir güneş hüzmesinin, aklımızdan geçmeyen şeyleri önümüzde buluvermemizin, her şeyin Allah'ın dilemesiyle bize isabet etmesinin ne muazzam bir başdöndürücülüğü var. Ve kimse kimsenin nasibini yiyemez deyip gülüp geçtiğimiz lâtifelerin, aslında ne kadar derin anlamları var. İster canımızı acıtsın, ister başımızı yarsın, ister üstüne basıp köprüyü geçelim, bize isabet eden, önümüze çıkan taş bile boş değil, anlamsız değil...
Yürüyen, koşan, sürünen, bekleyen her canlının nasibinin var olduğunu taahhüt eden Rabbimiz, bizi nasipsiz bırakır mı?
Nasip...
Alıntıdır.
6BeğenmedimŞikayet
Gümüş için POLAT24 yorumu ()LÜTFEN SONUNA KADAR OKUYUN.
Mağarada Mahsur Kalan Üç Arkadaşın Duâsı:
İyi niyet ve ihlas insanın davranışlarının temelini teşkil eder. Niyetsiz hiçbir ibadet olmayacağı gibi ihlasdan uzak hiç bir amel de Allah'a ulaşmaz.
Allah Teâlâ'yı hoşnut edecek davranışlar ancak ihlâs ve samimiyetle yapılanlardır. İnsanoğlu başı sıkışınca kendisine bir zarar dokununca hemen Allah Teâlâ'ya yalvarmağa başlar.
Samimiyetle yaptığından emin olduğu bazı güzel hareketlerini anarak, onların hatırına kendisine yardım etmesi için Allah Teâlâ'ya tazarru ve niyazda bulunur.
İşte böyle zor anlarda insanın dua vesilesi yapabileceği ihlâslı işlerinin olması ne güzeldir.
Sevgili Peygamberimiz böyle bir durumla karşı karşıya kalmış geçmiş ümmetlerin başından geçen kıssalardan örnekler verir.
MAĞARA'DA HAPSOLAN ÜÇ ARKADAŞ
Mağarada hapsolan üç arkadaşın kıssası bunlardan biridir.
Hepimize ders olacak olan bu kıssayı Hazreti Ömer radıyallahu anhın oğlu Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ rivayet eder.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinlediğini anlatır:
“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:
- "Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah'a dua etmekten başka sizi bu kayadan hiçbir şey kurtaramaz", dediler.
BİRİNCİ ADAMIN DUÂSI
İçlerinden biri söze başlayarak:
- "Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim.
Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım. Onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim.
Süt kabı elimde bütün gece şafak atana kadar başlarında uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler. Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! " diye yalvardı.
Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.
İKİNCİ ADAMIN DUÂSI
Bir diğeri söze başladı:
- "Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi.
Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona yüzyirmi Altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman bana dedi ki:
"Allah'tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! "
En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım. Verdiğim altınları da geri almadım. Allah'ım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır", diye yalvardı.
Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.
ÜÇÜNCÜ ADAMIN DUÂSI
Üçüncü adam da:
- Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Bir gün bu adam çıkageldi.
Bana:
- "Ey Allah kulu! Ücretimi ver", dedi.
Ben de ona:
- "Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi", dedim.
Adamcağız:
- "Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum", diye cevap verdim.
Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.
"Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar" diye yalvardı.
Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler. (Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve'l- müzârea 13, Enbiyâ' 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100)